MARMARA ÇEKO KULÜBÜ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SORULARLA YENİ SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ

Aşağa gitmek

SORULARLA YENİ SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ Empty SORULARLA YENİ SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ

Mesaj  Yavuz Turhal Cuma Mart 21, 2008 11:13 pm

kaynak: www.yenibiris.com

I. SOSYAL GÜVENLİK REFORMUNUN TEMEL AMACI

- Adil, kolay ulaşılabilir ve eşitlikçi bir sistem kurmak,
- Yoksulluğa karşı etkin mücadeleyi hedefleyen bir sistem kurmak,
- Mali açıdan sürdürülebilir bir sistem kurmak,
- Sosyal güvenlikte tek nokta yaklaşımını egemen kılmak (Bu ilke, halihazırda Kanada ve Yeni Zelanda’da başarı ile uygulanmaktadır).

Sosyal güvenlik reformu, dört kelimeyle; sorumluluk (sisteme zorunlu tabi olmak), dayanışma (havuz sistemi), eşitlik (norm ve standart birliği) ve adalet (nimet-külfet dengesi) şeklinde özetlenmektedir.

II. SOSYAL GÜVENLİK REFORMUNA İHTİYAÇ DUYULMA NEDENİ

- Mevcut Sosyal Güvenlik Sisteminin Mali Açıdan Sürdürülebilirliğini Kaybetmiş Olması

“Sosyal güvenlik kurumları finansman açığının kamu kesimi finansman açığı içindeki payının hızlı artışı” nedeniyle sosyal güvenlik finansman açığı, enflasyon ve faizler başta olmak üzere ekonomik göstergeleri olumsuz etkilemiştir. Sosyal güvenlik harcamaları için ülkelerin milli gelirden ayırdıkları payların giderek artması, makroekonomik dengeleri ve rekabet gücünü tehdit eder boyuta ulaşmıştır.

- Mevcut sistemin emeklileri yoksulluğa karşı koruyamamış olması

Mevcut sosyal güvenlik sistemi, prim-edim dengesinin tam olarak sağlanamamış olması nedeniyle emeklileri yoksulluğa karşı koruyamamıştır.

- Ülke nüfusumuzun demografik yapısındaki değişme eğilimi

Hayatta kalma beklentisinin 70 yaşa yükselmesi sonucunda nüfusun görece yaşlanacağı ihtimali doğmuştur. Ülkemizde 25-30 yıl içinde yaşlı nüfusun giderek artacağı, bu nedenle sosyal güvenlik sistemleri açısından, şimdiden önlem alınması gerektiği görüşü hakimdir. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) de Türkiye'de yaşam beklentisine ilişkin olarak, 2002-2005 döneminde hayatta kalma beklentisinin 69.8 olduğunu, bu oranın 2025 yılında 73.2'ye çıkacağını öngörmektedir. Bu durumda sosyal güvenlik sisteminin bu konuda gerekli önlemi şimdiden alması gerekmektedir. Türkiye'de nüfusun yaşlanması ihtimaline karşı, demografik fırsat penceresi diye tabir edilen Türkiye'nin genç nüfusa sahip olma avantajının (fırsat penceresi) tersine dönmemesi için şimdiden önlem alınması gerekmektedir.

DPT'nin verilerine göre doğuşta yaşam beklentisi 69-70'dir. Bu rakam, kişiler 20 yaşındayken 73, 40 yaşındayken 74, 50 yaşında ise 76 olarak ortaya çıkmaktadır. Günümüzde ortalama emekli yaşının 50-60 olduğu bu yaşlarda yaşam beklentisinin ortalama 76 yaşına karşılık geldiği gerçeği düşünülürse, emeklilik sonrası ortalama 15-20 yıl emekli maaşı alınmış olunacaktır.

Ülkemizde sigortalılar ortalama olarak 25 yıl çalışıp, 45-55 yaşında emekli olup 15-20 yıl emekli maaşı almaktadırlar. Bu durum, çalışma süresinden fazla emeklilik süresi gibi çarpıcı bir noktayı ortaya çıkarmaktadır. Diğer yandan, DPT verileri, ülkemizle diğer dünya ülkeleri arasındaki ortalama yaşam süresi farklılığının etkisiyle, emeklilik sonrası kaç yıl emekli aylığı alındığı sıralamasında dünya standartlarında orta noktalarda yer aldığımızı göstermektedir.

Diğer yandan toplam nüfusumuzun, toplam çalışan nüfusumuza oranında olumsuz yönde değişim meydana gelmesi de sosyal güvenlik reform ihtiyacını doğuran, nüfus yapımızla ilgili bir nedendir.

- Aktif pasif oranının bozulması

Aktif pasif oranı, emekli başına düşen aktif nüfus oranını, yani kaç emekli başına fiilen prim Ödeyen kaç sigortalının düştüğünü gÖstermektedir. Aktif pasif oranı, SSK'da 1.70, Bağ-Kur'da 2.30, Emekli Sandığı'nda ise 0.90 dolayındadır. Aktif pasif dengesinin bozulması, erken yaşta emeklilik uygulamaları anlamına da geldiğinden, bu durum sosyal güvenlik sisteminin aktüeryal dengesini olumsuz yÖnde etkilemektedir.

Çoğu OECD ülkesinde asgari emeklilik yaşı 65 dolayındadır. Avrupa'da 55-64 yaş grubundaki erkek işgücünün yaklaşık yarısı halen çalışmaktadır.

(Kaynak: OECD Economic Outlook, Aralık 2002)

III. SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI YASASI

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı, taslak durumundayken Emeklilik Sigortası Yasa Tasarı Taslağı ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarı Taslağı'nın bütüncül olarak ele alınmasının daha yararlı olacağı düşüncesi ile tek yasa tasarısında birleştirilerek 4 Nisan 2005 tarihinde Başbakanlık tarafından TBMM'ye sevk edilmiştir. Yasama çalışmalarının tamamlanmasının ardından "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu" ismi ile 19.04.2006 tarihinde yasalaşmıştır.

Peki, gerçekten bu sistem mevcut sistemin kazanılmış haklarını geriye götürüyor mu? Yeni sistem bir nimet-külfet dengesi getiriyor mu? Kimler üzülecek kimler sevinecek? Bizleri ne gibi sürprizler beklemektedir?

ÇALIŞANLARIN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİNE İLİŞKİN SORULAR

Soru :
YENİ SİSTEMDE MEMURLARA ÖDENEN NET MAAŞ TUTARINDA HERHANGİ BİR DüŞME OLACAK MIDIR?
Cevap :
Mevcut uygulamada memurların aylıklarının tamamı prime tabi tutulmaktadır. Memurların prime esas kazançları üzerinden %16 oranında prim kesintisi yapılmakta olup, bu tutara memurların kendi kurumları tarafından % 20 katkı sağlanmaktadır.

Yeni yasanın 80. maddesi gereğince memurların tüm kazançları (bazı küçük istisnalar dışında) üzerinden prim kesintisi yapılması öngörülmektedir. Böylece memur maaşlarından mevcut duruma göre daha fazla prim kesilmesi söz konusu olacağından, memurların net maaşında düşüş yaşanacağı açıktır. Ancak yasanın geçici 4. maddesinde bu net maaş düşüşüne neden olacak farkının memurların kendi kurumları tarafından karşılanması yönünde hüküm getirilmiştir. Bu durumda memur maaşlarında herhangi bir düşme söz konusu olmayacaktır.

Soru :
YENİ YASA NEDENİYLE MEMURLAR, İŞçİLER ve KENDİ HESABINA BAĞIMSIZ çALIŞANLARIN EMEKLİLİK (YAŞLILIK) AYLIKLARINDA AZALMA YAŞANACAK MIDIR?
Cevap :
Mevcut uygulamada memurların emekliliğinde, emeklilik öncesi maaşlarının yüzde 75'i oranında emekli aylığı bağlanmaktadır. Bu da yüzde 3.3 aylık bağlama oranına karşılık gelmektedir. Yeni yasa ile emekli aylığı bağlama oranı yüzde 2.5'a çekilmektedir. Yasa'nın yürürlüğe girmesinden sonra aylık bağlama oranı 2016 yılına kadar, her yıl için yüzde 2.5, 2016 yılı itibariyle ise yüzde 2 olacaktır. Bu durumda 25 yıllık çalışma süresi esas alındığında emekli aylığı memur maaşının yüzde yüzde 62.5'i olarak hesaplanacaktır. Ancak bu durum, mutlaka emekli aylıklarında düşüş olacağı anlamına gelmemektedir. Yeni yasanın getirdiği düzenleme gereğince emekli aylığını belirleyen kriterlerden birisi olan prime tabi kazanç tutarı, artık memur maaşının hemen hemen tamamını kapsayacağından, daha açık anlatımla prime esas tutulan matrah artacağından emekli aylıklarında, aylık bağlama oranının yol açacağı düşüş telafi edilmiş olacaktır.

Aylık bağlama oranı, kişinin sigortalı olarak geçirdiği her yıl başına, çalışma süresi boyunca prime esas kazançtan hesaplanan ortalama aylık kazanç ya da gelirinin yüzde kaçını emekli aylığı olarak alacağını göstermektedir. Aylık bağlama oranının dünya ortalaması her yıl için yüzde 1.5'dir. SSK ve Bağ-Kur'da bu oran yüzde 2.6, Emekli Sandığında ise yüzde 3 olarak uygulanmaktadır. Yeni yasa'nın yürürlüğe girmesinden sonra aylık bağlama oranı 2016 yılına kadar her yıl için yüzde 2.5, 2016 itibariyle ise yüzde 2 olarak uygulanacaktır. Aylık bağlama oranı düşmekle birlikte, eskiye nazaran daha uzun süre sistemde kalınacak olması ve de eski uygulamaya göre prime esas kazanç tutarının daha yüksek bir matrah olması dolayısıyla daha çok prim kesintisi gerçekleşecek olması emekli (yaşlılık) aylıklarının düşmesi önlenmiş olmaktadır.

İlk kez 01.01.2007 tarihinden sonra sigortalı olup 9.000 bin gün prim ödeyen sigortalıya yüzde 54,5 oranında aylık bağlanacaktır. İlk sigortalılık tarihi ilerledikçe, aylık bağlama oranı düşeceği, ancak aktif sigortalılık süresi uzadıkça oran yükseleceği unutulmamalıdır.

Soru :
YENİ SİSTEMDE çALIŞANLARIN HEKİM RAPORU İLE İSTİRAHATLI KALDIKLARI DEVREDE ÖDENECEK İSTİRAHAT PARASI UYGULAMASINDA HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK YAPILMIŞ MIDIR?
Cevap :
Yeni sistemde sigortalının hastalığı nedeniyle istirahat aldığı durumlarda brüt ücretinin 2/3'ü Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından istirahat parası olarak bu kişilere ödenecektir. Brüt ücret üzerinden yapılan kesintiler düşünüldüğünde istirahat parası, sigortalının normal çalışması halinde eline geçen net ücretten daha yüksek bir tutar olarak gerçekleşecektir.

Soru :
YENİ YASAL DüZENLEME İLE GETİRİLEN SİSTEMDE SOSYAL GüVENLİK DESTEK PRİMİ UYGULAMASI SüRECEK MİDİR?
Cevap :
Sosyal güvenlik teorisinde kural olarak, çalışmaya devam eden kimseye yaşlılık (emeklilik) aylığı ödemesi yapılmaz. Ülkemizde bunun istisnası sosyal güvenlik destek primi uygulamasıdır. Sosyal güvenlik destek primi oranı halihazırda, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nda %30, 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası'nda %10 olarak uygulanmaktadır. Yeni yasada sosyal güvenlik destek primi müessesesi korunmuş; ancak, tüm sigortalılar arasında norm ve standart birliği sağlanması bakımından prim oranı normal prim düzeyine, yani %32'ye yükseltilmiştir.Bu prim emeklilik (yaşlılık) aylığı üzerinden kesilecektir.Çalışmaya devam eden bu kimseler yaşlılık (emeklilik) aylığını almamak koşuluyla bu primden kurtulabileceklerdir. Bu durumda bu kimseler için aynen normal çalışan gibi primlendirme işlemi yapılacaktır.

Soru :
YENİ YASAL DüZENLEMEDE çOCUKLAR NASIL SAĞLIK YARDIMI ALACAKLAR?
Cevap :
Yeni yasa, Avrupa Birliği normlarına uygun olarak vatandaşlık temelini esas aldığından, cinsiyet fark etmeksizin tüm çocuklar 18 yaşına kadar, anne babalarının genel sağlık sigortası kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın, sağlık yardımlarından yararlanacaklardır. Anne ve/veya babası olmayan çocukların, bu durumun saptanmasıyla birlikte primleri devlet tarafından ödenerek genel sağlık sigortası kapsamında sağlık yardımlarından yararlandırılacaktır.

Çocukların 18 yaşını doldurması durumunda, evli olmamak, kendisinin çalışmaması, gelir ya da aylık bağlanmamış olması ön koşulları ile, lise veya dengi öğrenim görmesi, 3308 sayılı yasa kapsamında çıraklık eğitimi veya beceri eğitimi(mesleki eğitim) görmesi halinde 20 yaşına kadar, yüksek öğrenim görmesi halinde ise 25 yaşına kadar anne ve/veya babasının üzerinden sağlık hakkından yararlanabilecektir.

Yasa ile kız ve erkek çocuklar sağlık hakkı bakımından 25 yaşından sonra anne veya babalarının vesayetinden çıkarılacaklarından kendi adlarına Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınacaklar.

Yasal düzenlemede lise ve dengi okullarda okuyan çocuklar dışında aday çırak, çıraklık ve işletmelerde meslek eğitimi görenler eğitimleri süresince anne ya da babasının üzerinden Genel Sağlık Sigortası hakkından yararlanabilecek olması bir yenilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu konuda gözle görünür bir yasal düzenleme kargaşası dikkati çekmektedir. Şöyle ki; yasal düzenlemenin 5/b maddesinde "Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortası; meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler hakkında ise iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanır ve bentte sayılanlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar." hükmü ile hastalık, iş kazası ve meslek hastalığı bakımından tıpkı eski sistemdekine paralel olarak sigortalılık güvencesi getirilmişken, bu kimselerin anne ve/veya babanın bakmakla yükümlü olduğu kimseler arasında zikredilerek "Genel Sağlık Sigortası" kapsamında ikinci kez yer almaları anlaşılabilir bulunmamaktadır.

Soru :
MALUL OLAN ÇOCUKLARLA İLGİLİ OLARAK YENİ YASAL DüZENLEME NASILDIR?
Cevap :
Malul olduğu saptanan çocuklar, cinsiyetine ve yaşına bakılmaksızın anne ya da babasının üzerinden genel sağlık sigortası kapsamına alınmıştır.

Soru :
ANNE VEYA BABASI üZERİNDEN GELİR YA DA AYLIK ALAN KİMSELERİN SAĞLIK YARDIMI YENİ YASAL DüZENLEME İLE NASIL UYGULANACAK?
Cevap :
Anne veya babası üzerinden gelir ya da aylık alanlar ise, bu gelir ve aylığı almaya devam ettikleri sürece, Genel Sağlık Sigortası kapsamında sağlık hakkından yararlanacaktır.

Soru :
YENİ YASAL DüZENLEMEYE GÖRE, AYLIK VE GELİRLERİN BİRLEŞMESİ HALİNDE YAŞLILIK, MALULLüK VE ÖLüM SİGORTALARINDAN HANGİSİNİN BAĞLANACAĞI NE ŞEKİLDE DüZENLENMİŞTİR?
Cevap :
Yeni Yasa gereğince, yaşlılık ve malullük aylığına hak kazanan sigortalıya, bu aylıklardan yüksek olanı, aylıkların eşit olması durumunda ise sadece yaşlılık aylığı Ödenecektir. Mevcut sisteme göre bağlanmış hiç bir aylık kesilmeyeceğinden, yaşlılık ve malullük aylığı ile birlikte, ölen eşinden dolayı da aylığa hak kazanan sigortalı her iki aylığını almayı sürdürebilecektir.

Çocukların anne ve babadan ayrı ayrı aylığa hak kazandıkları durumda yüksek olan aylığın tamamı, az olan aylığın ise yarısı verilecektir. Birden fazla çocuktan dolayı aylığa hak kazanan anne ve/veya babaya, yüksek olan aylık ödenecektir.

Kız çocukları, hem anne ve babasından ölüm aylığına, hem de eşinden dolayı aylığa hak kazandıysa kendisine, tercih ettiği aylıktan biri ödenecektir.

Kadının eşinden boşanması durumunda boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşamaya devam ettiği saptanırsa eş ve çocukların bağlanmış olan aylıkları kesilerek yersiz ödenmiş olan tutarlar da yasal faizi ile birlikte geri alınacaktır.

Soru :
HARP MALULLERİ İLE TERÖRLE MüCADELE KANUNU VEYA ASAYİŞ VE GüVENLİĞİN SAĞLANMASI İLE İLGİLİ KANUNLARA GÖRE VAZİFE MALULLüĞü AYLIĞI BAĞLANANLAR HAKKINDA GETİRİLEN YENİ YASAL DüZENLEMELER NELERDİR?
Cevap :
Harp malulleri ile Terörle Mücadele Kanunu veya asayiş ve güvenliğin sağlanması ile ilgili kanunlara göre vazife malullüğü aylığı bağlananlardan yeni yasaya tabi çalışanlar hakkında, mevcut aylıkları kesilmeksin, sadece kısa vadeli sigorta kollarına (genel sağlık, iş kazası, meslek hastalığı sigortalarına) tabi tutulacaklardır.

Soru :
YENİ YASA GEREĞİNCE KİMLER ZORUNLU SİGORTALILIK KAPSAMINDADIR?
Cevap :
Yeni yasa gereğince aşağıdaki kişiler zorunlu sigortalılık kapsamındadır :
Bir veya birden fazla işverene bağlı olarak hizmet akdi ile çalışanlar,
Köy mahalle muhtarları,
Kendi hesabına bağımsız çalışanlar (Ticari kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulan meslek odalarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar, anonim şirketlerin kurucu ortakları ve/veya yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları)
Kamu idarelerinde çalışanlar
Tarımsal faaliyette bulunanlar,
İşçi sendikalarının yönetim kurullarına seçilenler,
Bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan; film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçıları ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlardan, düşünürlerden ve yazarlardan hizmet akdi ile çalışanlar,
Mütekabiliyet esasına dayalı olarak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülke uyruğunda olanlar hariç olmak üzere, yabancı uyruklu kişilerden hizmet akdi ile çalışanlar,
2/7/1941 tarihli ve 4081 sayılı çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanun'a göre çalıştırılanlar,
24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nda belirtilen umumi kadınlar (genelevde çalışan kadınlar)
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta öğretici olarak çalıştırılanlar, kamu idarelerinde ders ücreti karşılığı görev verilenler ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/C üncü maddesi kapsamında çalıştırılanla.
Yavuz Turhal
Yavuz Turhal
Admin
Admin

Erkek
Mesaj Sayısı : 375
Yaş : 36
Nerden : Üsküdar
Kayıt tarihi : 28/01/08

https://ceko.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz